1.24.2011

Son çözümlemede felsefe, sınıf çatışmasının kurama uyarlanmış halidir.
L. Althusser

1.13.2011

" (...) insanın, kendi eylemi, insanın üzerinde denetim kuracağı bir şey olmak yerine insanı köleleştiren, kendi karşısındaki yabancı bir güç hâline gelir. Zira işin dağılımı ortaya çıkar çıkmaz, her bir insan, kendini ona dayatan ve kaçamadığı belirli, özel bir faaliyet alanına sahip olur. O, bir avcı, bir balıkçı, bir çoban ya da bir eleştirici eleştirmendir ve eğer geçim araçlarını kaybetmek istemiyorsa böyle kalmak zorundadır. Oysa ki, hiç kimsenin belirli bir faaliyet alanıyla kısıtlı kalmadığı ve herkesin arzu ettiği herhangi bir dalda beceri gösterebileceği komünist toplumda, toplum genel üretimi düzenler ve böylece, benim için, bugün başka yarın başka bir iş yapma, canım istediğinde, balıkçı, çoban ya da eleştirmen olmasam dahi, sabahleyin avlanma, öğleden sonra balık tutma, akşam hayvan yetiştirme, yemekten sonra ise eleştiri yapma olanağı doğar."
K. Marx

12.13.2010

"İnsanlarda özgürlük fikri uyandırılırsa, özgür insan durmaksızın kendisini özgürleştirecektir; tam tersine, eğer insanlar sadece eğitilirlerse, kendilerini en yüksek düzeyde yetişmiş, zarif insanlar olarak daima koşullara uyduracaklar ve uşakça yaltaklanan ruhlar halinde yozlaşacaklardır."

Max Stirner

10.24.2010

Bazı nesneler, jestleri ve dolayısıyla davranış tarzlarını kendi yapılarında taşırlar. Terlik, elin hiç yardımı olmadan giyilmek üzere tasarlanmıştır. Eğilmeye karşı duyulan nefretin anıtıdır.

T.W.Adorno

10.05.2010

"Gerçeklik olan birşey değil, oluşan bir şeydir ve oluşması için düşüncenin katılımı gerekir.
Georg Lukâcs

9.29.2010

"Kendinden önceki hakim sınıfın yerini alan her yeni sınıf, yalnızca kendi amacını gerçekleştirmek için, kendi çıkarlarını toplumun üyelerinin tamamının ortak çıkarı olarak sunmak zorunda kalır; yani, ideal biçiminde ifade edilmiş ortak çıkar, kendi fikirlerine evrensellik kılıfı giydirmek ve bunları, yegane rasyonel, evrensel olarak geçerli fikir olarak sunmak zorundadır."
Marx, Engels

...Varsayalım ki devlet, liberal hayallere uygun olarak, toplumun çoğunluğunun, ya da devletçi sosyalist inanca uygun olarak, toplumdaki temel üretici sınıfın, proleteryanın iradesini temsil ediyor olsun. Bu durumda bile eğitim, yani bilginin kuşaklararası zaman içinde aktarılması, bu kurumun tekelinde bırakılamaz.
Çünkü bilgi, nesneler, olgular ve durumlara yönelmiş farklı bakış açılarının sentezi, farklı veçhelerin bir aradalığıdır. Tekel ise öteki'nin, farklı olanın varlığını reddederek yaşayabilir ancak. Bilginin bir sonraki kuşağa aktarılması, bir tekelin eline bırakıldığında, aktarılan bilgi değil, bir kanaattir yalnızca.
(Somay, 1997)

9.15.2010

"Yürürken, geleceği görmek için geriye gidiyorum."
Jitka Hanzlovâ